Türk gazetecilerle bir araya gelen Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova Harici adına Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı.
İlk olarak gündemdeki İsrail-Filistin çatışması hakkında değerlendirmelerde bulunan Zaharova, olayların zamanlamasına ve ABD’nin sürece dair hiçbir istihbarat bilgisi paylaşmamasına dikkat çekti:
ABD’de, 15 Nisan 2013’te Boston Maratonu’na yapılan saldırıyı hatırlatan Zaharova şöyle devam etti:
“Patlamadan önce, Boston Maratonu terör saldırısından önce, Rusya, ABD ile resmi olarak Tsarnaev kardeşlerle ilgili bilgi paylaştı. Bu adamlar aslen Rus Kafkaslarındandı. ABD’ye taşınmışlardı. Rusya, Rus yetkililer, Rus Özel Servisi onların ABD’de, Amerikan şehirlerine yönelik bir terör saldırısı hazırladığıyla ilgili bilgi verdi. Rusya bu bilgiyi derhal ABD ile paylaştı; Washington’da Rus heyeti bu konudaki materyalleri verdi. Nasıl bir karşılık aldık? ABD’nin yanıtı ne oldu? Bize ‘merak etmeyin, biz bir şekilde hallederiz’ dediler. Ve bizim istihbaratımızı hiçbir şekilde dikkate almadılar. Tsarnaev kardeşlerin terör saldırısı gerçekleştirmesine müsaade ettiler. Sonuç olarak (İsrail’de) olanlarla ve kimin sorumlu olduğuyla ilgili cevap bu.”
Hamas’ın sofistike ve karmaşık saldırısının arkasında başka güçler olabileceği yönündeki iddiaları ise Zaharova şöyle yanıtladı:
İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne ilişkin Rusya’nın tutumu sorulduğunda Zaharova, iki devletli çözüme vurgu yaptı:
“Bahsettiğim ana yaklaşım, uluslararası hukuka dayalı olan iki devletli çözüm yaklaşımı… Bu yaklaşım uluslararası hukuka dayalı, insanların inançlarına ve bu durumun adil bir şekilde çözümüne dayalı. Ve bu uluslararası hukuka dayalı yaklaşım hayata geçirilmeli. Ve bu Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’in, Rusya’nın görüşü olarak önceki gün ilan ettiği duruştur.”
Ancak mevcut duruma ilişkin şüpheli bir nokta olduğuna dikkat çeken Mariya Zaharova, şöyle devam etti:
“Muhtemelen bu ay içinde iki, üç hafta önce ABD, Ukrayna’ya yardımları geçici olarak durdurdu. Ukrayna’ya devam eden destekler azaltıldı. Hatta azaltılmadı bile. Yeniden düzenlenmesi gerektiğini duyurdular. Ve bu da Orta Doğu’daki durum tırmanmadan iki hafta önce gerçekleşti. Bu da çok şüpheli bir konu. Çünkü şu anda duyurular yapıyorlar, demeçler yayınlıyorlar; İsrail’e silah desteğini artırıyorlar. Bunu yapmak için, böyle yapmak için, tıpkı duyurdukları gibi Ukrayna’ya desteği azaltmalılar. Ve de Ukrayna’ya desteği Orta Doğu’daki durum tırmanmadan iki hafta önce geçici olarak durdurduklarını duyurdular. Yani şu anda Orta Doğu’daki duruma dair ABD’ye yönelik pek çok sorumuz var. Ukrayna ile ilgili değil tabii sorular. Bütün meselenin ABD ve İngiltere tarafından çok önceden organize edildiği, Ukrayna’da Rusya karşıtı bir üs planlandığı çok açık, çok net. Askeri olsun, insani olsun, siyasi olsun pek çok provokasyon yaptılar, Ukrayna’da rejimleri değiştirdiler, sırf Rusya karşıtı ve Rus-fobik bir üs kurmak için…Ama Orta Doğu’daki duruma bakacak olursak Washington tarafından cevaplanması gereken pek çok soru var. Bütün bu bir yıl boyunca ne yapıyorlardı? Neden bilgi paylaşmadılar? Hangi istihbarata sahiplerdi? Şimdi oturup ağlamamalılar. Onların gözyaşlarına inanmıyorum, tek bir damlasına bile inanmıyorum.”
Zaharova, Orta Doğu’daki yeni durumun Ukrayna cephesinde Rusya’nın elini güçlendirip güçlendirmeyeceğine ilişkin soruya, “Ukrayna’daki durumu bu şekilde halledeceğimize dair böyle çıkarımlar, böyle bağlantılar yapmıyoruz. Sizi temin ederim. Bana inanın” yanıtını verdi.
Ukrayna’ya ilişkin arabuluculuk çabalarına, özellikle de Çin’in 12 maddelik çözüm önerisi ve Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerine dair Moskova’nın yaklaşımı sorulduğunda Zaharova şu değerlendirmeleri yaptı:
“Ukrayna’daki durumun siyasi olarak çözülmesini amaçlayan, masaya fikir getiren her bir ülkenin, siyasetçinin ve de sivil toplum temsilcisinin çabasına minnettarız. Özellikle Çin’e müteşekkiriz. Arabulucu olmak için özel pozisyon açtılar. Arabulucu, özel temsilci dediler adına. Çok, çok teşekkür ederiz. Ancak gerçek şu ki Zelenski’nin kendisi, Rusya ile herhangi bir barışçıl müzakerenin yürütülmesini kendisi için yasakladı. Bunu da kanunla yaptı. ABD baskısı altında bunu yaptı. Ellerini bağladı. Barışçıl bir çözüme, anlaşmalara ve diplomatik müzakerelere yolları kapadı. Yani artık bu Rusya’nın sorunu değil. Arabulucuların sorunu değil. Bu artık Ukrayna’nın, rejimin ve ABD’nin problemi.”